Aslında bir yaz aktivitesi gibi görünen dalış, Kaş’ın 300 gün güneşli havasında ve yıl boyu 19-29 derece arasında seyreden deniz sıcaklığında çok sıra dışı bir hava durumu olmadığı sürece sene boyunca yapılabilir. Kaş-Kekova arası özellikle korunan bir bölge olduğu için sualtı fauna ve florası da oldukça zengindir. Türkiye’nin dalış anlamında da cennetlerinden biri sayılan Kaş’ta uslu bir dalgıç olursanız Akdeniz foku bile görebilirsiniz. 😉
Ama uslu olmasanız bile görmenizin garanti olduğu su canlılarının başında deniz kaplumbağaları geliyor. Her seviyede dalış meraklısına uygun onlarca dalış noktasında mercan resiflerinden, batık gemi ve antik kent kalıntılarına, orfoz, müren, lagos, akya, denizatı, deniztavşanı, ahtapot, karides sürüleri gibi çeşit çeşit balık ve sualtı canlısı türlerine ve inanılmaz bir biyolojik çeşitliliğe tanıklık edebilirsiniz. Dalış teknelerinin hemen hepsinde dalmayı tercih etmeyen refakatçiler için de güvertede güneşlenme ve o muhteşem koylarda yüzme alternatifi de bulunuyor, aklınızda olsun.
Kaş’ta dalış için gidilen yerler arasında en ilgi çekici olanı Kanyon’dur. Burada 1968 yılında batan pamuk gemisi Dimitri Batığı sizi karşılar. V şeklinde 22 metre derinliğinde iki doğal duvarın arasından mavinin derinliklerine doğru yol almak müthiş bir deneyimdir. Yoğun olarak Kaş ve Meis Adası arasındaki Adalar bölgesinde yer alan duraklar dışında daha uzak adalar, Kaş merkeze yakın mağaralar ve Yarımada’da da birbirinden ilginç dalış noktaları bulunmaktadır. Çarşı içinde ve merkezde bulunan acentelerden bilgi alarak kendinize uygun dalış programını bulabilir, ister günlük deneme yapabilir, isterseniz de daha ileri eğitimlerden birini seçebilirsiniz. Seçim sizin, yeter ki kendinizi suyun derinliklerine bir atın.